Deutsche Bank Türkiye Ekonomisti Yiğit Onay Türkiye’ye DİBS piyasasına yönelik ilave 30-35 milyar ABD dolarına varan portföy girişleri görülebileceğini, ancak söz konusu tutarlarda bir portföy girişinin gerçekleşmesinin en az birkaç yıl alacağını söyledi. EKONOMİ gazetesine konuşan Onay “Kısa vadede, ülkenin yüksek seyreden dış finansman ihtiyacı, enflasyon ve para politikasına yönelik beklentilerdeki farklılıklar göz önüne alındığında, DİBS piyasasına yönelik portföy girişlerinin daha yavaş olmasını bekleyebiliriz” dedi. Enflasyonun 2024 yılı Mayıs ayında yüzde 75 ile zirve yapmasını ve gelecek yıl sonunda yüzde 40’a yakın bir seviyeye gerileyeceğini tahmin ettiklerini ve bu nedenle gelecek yılın sonuna kadar pozitif reel politika faizi beklemediklerini belirten Onay, TCMB’nin yükselen enflasyonu ve bozulan enflasyon beklentilerini dengelemek için bir sonraki PPK toplantısında politika faizini 500 baz puan daha artıracağını düşündüklerini ifade etti. Onay politika faizinin 2024 yılı ikinci çeyreğinde %40’a çıkarılacağını ve 2024 sonuna kadar sabit kalacağını öngördüklerini de ekledi.
‘POLİTİKA FAİZİNİN 500 BAZ PUAN DAHA ARTACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ’
Ekonomim’den Elif Karaca’nın haberine göre, Deutsche Bank Türkiye Ekonomisti Yiğit Onay, “TCMB’nin, yükselen enflasyonu ve bozulan enflasyon beklentilerini dengelemek için bir sonraki PPK toplantısında politika faizini 500 baz puan daha artıracağını düşünüyoruz. Halihazırda Merkez Bankası, para politikası çerçevesinde bütüncül bir yaklaşım benimsemektedir. TCMB, miktarsal sıkılaştırma, seçici kredi sıkılaştırması ve Kur Korumalı Mevduat hesaplarının kademeli olarak Türk lirası mevduat hesaplarına geçişini hedefleyen diğer makro ihtiyati tedbirler aracılığıyla parasal koşullarda daha fazla sıkılaşma sağlamayı amaçlamaktadır. Bütüncül olarak değerlendirildiğinde, para politikasının sıkılık düzeyi politika faizinin mevcut seviyesinden daha yüksek bir seviyeye işaret etmektedir” dedi.
‘YEREL SEÇİM ÖNCESİ GENİŞLEMECİ BİR MALİYE POLİTİKASI…’
“Baz senaryomuzda, politika faizinde Ekim ayındaki 500 baz puanlık artışın ardından Kasım, Aralık aylarında ve muhtemelen 1. çeyrekte (parasal sıkılaştırmanın ekonomik faaliyet üzerindeki etkisini ölçmek için) politika faizinde sabit bir seyir öngörüyoruz. Gelecek yılın ilk çeyreğinde yerel seçimlerden önce daha genişlemeci bir maliye politikası uygulanma olasılığının bulunduğuna, bunun da sonraki dönemde daha sıkı bir parasal duruş ve daha yüksek bir politika faiz gerektirdiğine inanıyoruz. Bu doğrultuda, politika faizinin 2024 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 40’a çıkarılacağını ve 2024 sonuna kadar sabit kalacağını öngörüyoruz” ifadelerini kullanan Onay şunları aktardı:
“Öte yandan, önümüzdeki aylarda makrofinansal belirsizliklerin devam etmesi, enflasyona yönelik ilave riskler, dolarizasyon eğiliminin tekrar güçlenmesi ve TCMB rezervleri üzerinde ilave baskı gibi faktörlerin TCMB’nin faiz artırımlarını öne çekebileceğini değerlendiriyoruz. Bu durumda, gelecek yıl ikinci çeyrekte yüzde 40 seviyesine çıkmasını öngördüğümüz politika faizinin Kasım/Aralık 2023 gibi daha erken bir tarihte ulaşılması muhtemel olacaktır. Enflasyonun 2024 yılı Mayıs ayında yüzde 75 ile zirve yapmasını ve gelecek yıl sonunda yüzde 40’a yakın bir seviyeye gerilemesini beklediğimizden, gelecek yılın sonuna kadar pozitif reel politika faizi beklemiyoruz.”
‘YABANCILAR YATIRIMI ARTIRDI’
“Seçimlerin ardından yabancı yatırımcıların Türkiye piyasalarına yönelik portföy yatırımlarını bir miktar artırdıklarını gördük. Bu dönemde, yabancı yatırımcıların ilgisi çoğunlukla hisse senedi piyasasına yönelik olmuştur. Öte yandan, yabancı yatırımcıların portföy yatırımlarının bulunduğu seviyeler tarihsel ortalamaların oldukça altındadır” diyen Onay son olarak şunları söyledi:
“Son dönemde yerel para cinsi devlet tahvil faizlerindeki hızlı yükselişe karşın yabancı yatırımcıların yerel tahvillere ilgisi zayıf kalmaya devam etmiştir. Enflasyon görünümündeki bozulma, tahvil ihraçlarındaki artış beklentisi ile birlikte TCMB’den daha fazla faiz artırımına ilişkin piyasa beklentileri, yabancı yatırımcıların yerel para cinsi devlet tahvillerine yönelik ilgisini sınırlamaktadır. Bununla birlikte, mevcut geleneksel ekonomi politikalarına kararlılıkla devam edildiği durumda, önümüzdeki dönem için bu görünümün değişebileceğini ve yabancı yatırımcıların yerel para cinsi devlet tahvillerine yönelik ilgilerinin artabileceğini düşünüyoruz.
Halihazırda, yabancı yatırımcıların toplam DİBS portföy büyüklüğü 2 milyar ABD dolarından daha düşük bir seviyede bulunmaktadır. DİBS piyasasındaki yabancı yatırımcı payının geçmiş yıllarda yüzde 15- yüzde 20 aralığında seyrettiğini gözlemliyoruz. Yabancı yatırımcıların DİBS sahipliğinin tekrar bu seviyelere çıktığı bir senaryo göz önüne alındığında; Türkiye’ye yönelik ilave 30-35 milyar ABD dolarına varan portföy girişleri görebiliriz. Ancak, söz konusu tutarlarda bir portföy girişinin gerçekleşmesi en az birkaç yıl alacaktır. Kısa vadede, ülkenin yüksek seyreden dış finansman ihtiyacı, enflasyon ve para politikasına yönelik belirsizlikler göz önüne alındığında, DİBS piyasasına yönelik portföy girişlerinin sınırlı olmasını bekleyebiliriz.”